8 Kasım 2009 Pazar

Eman


"en iyi kime bildirmişsen kendini
o ölçüde bilmek istiyorum seni"

yazsam
bu cümleyi yazsam her yere
baktığım her göze
konuştuğum her kelimeye
Kasım'a girince
Aralık'tan geçince
sahte tatların köküne
kibrit suyu içinde
yazsam
bu cümleyi yazsam yüzüme
attığım her kalbe
tongaya düşüren her şeke
manadan bihabere
hakikatten uzak düşene
se-ve-me-yen-in gönlüne
yazsam
bu cümleyi yazsam en derine.

seni bilmeyen tüm senlerle
arama bir perde çekkk!
çek gayrı o perdeyi!
şaşaalı zulmeti gidersin
sakin ve vakur yeli!

[Fotoğraf @Çengelköy]

3 Kasım 2009 Salı

Bellek


yamukmuşum, yanmışım.
yana yana düz bir doğru kalmışım
x iken y'ye sevdalanmışım

sonra bir bakmışım
sabah olmuş
beşer ilk sınavından kalmış
gözüne kulağına hâkim olamamış
diline gırtlağına galebe çalamamış
kendinden kendini çıkaramamış.
yaptım oldu sanmış
sandıkları, sandık sandık
batan gemiyle denize karışmış.

sonra bir bakmışım
zaman geçmiş.
nasıl da birden geçmiş?
geçerken iğneden geçirmiş.
bendeki, benden geçmiş
seninle göz göze gelmiş.

sonra yorulmuşum izlemekten
bir gölge gibi
olanları, geçenleri, hadiseleri
vakaları, avantürleri, serüvenleri
maceraları, sergüzeştleri
dilleri, milletleri, tarihleri
yorulmuşum izlemekten
bir gölge gibi.

bir gölge gibi
güneş battığı vakit ölmüşüm.
Ay doğduğu vakit
düz bir doğru gibi
doğrulmuşum.
yorulmuş ve yoğrulmuşum
ağlamışım ve susmuşum

ağladığım yer dikenliymiş
sustuğum yerde gül bitmiş

ayların en gamlısı
Kasım'a girmişim
gülleri nazik dermişim
kendimi hoyrat kir pasak
pür yıkanmak için
hangi ırmağa girmişim?
Lethe ya da Heraklit
ne fark etmiş?
ikisi de neticede
unutuşu temizlemiş. 

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...