2 Temmuz 2010 Cuma

İmza


Kayıttayız külâhım. Haziran'ı hoop diye geçirivermişiz, en sarı ay Temmuz'a gelmişiz. Hazinan olmuş biraz sanki hm, hazin anlar... Bir o kadar mesut anlar... Hüznü anlayan mutluluğu yaşar. Haziran biraz hasret ayı, ki Haziran'da ne çok özlemişim yazmayı... Keza ne güzel yaşamışım Yarımada'yı, Yakaköy'de kadim bakışı ve Güneyköy'de günahın affını...
Haziran'ın en muazzam vakası:
Dalaras'ı dinlemek canlı canlı,
Haziran dolunayı'nda çifte balayı, parçalı Dalaray tutulması...

penceremin önünde körçelek yılanı
boğarak öldürmüş içimdeki yalanı
mevtayı yıkamış gözümün yaşı
daha mı verimli şimdi hı
kalbimin çorak toprağı?

ayağı sıcak, kafayı serin tut demişler de
neden başa çorap örmüşler şu eskiler?
eskilerden illallah getirmiş yeniler,
üzerinden kanat kanat uçup gitmişler.

Haziran'da kalabalıktım,
Temmuz'da ala bir balık.
tatlı suda sıkılırken
tuza vantuz, dalgaya hasret
engin denizlere yanık...

tanıdığım en bağrı yanık insansın
demişti biri
tanıdığım en bağrı cesur insansın
demişti öteki
tanıdığım en bağrı tuhaf insansın
demişti kimi
tanıdığım en tanıdık insansın
dememişti kimse oysa ki

kendimi tanımak için
tırnak içine aldığımı
kimse bilmemişti.

benim, beni değil
seni anlattığımı
kimse anlamamıştı.
benim, beni değil
seni sevdiğimi
kimse sallamamıştı.
kimse çakmazken şu garaib mevzuatı,
ben... bekle gör bak
bir çakmak çakışıyla
ateşe salacağım sonunda ortalığı!
ben... bekle gör bak
bir tokmak vuruşuyla
sevdaya çalacağım torlak davulları!
ben... bekle gör bak
bir yaprak duruşuyla
aşka açacağım tüm korkak kapıları!

elbette cuma ve açık imza:
selam, ben aşk açacağı!

--aşk, bu kapağın altında--

[köyde Ay yarım, yıldızlar rapsodizyak
canımda sam rüzgârları ferah sıcak
evimde takvadan imal bir koyak
gönlümdeyse bir hediye, adı tiryak]

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...