"maden ocağının dibinde"
mevsimsiz soğuklar
haymatlos bulutlar
ara sıcaklarda
patolojik ruhlar
somatik bulgular
"rüzgârdan başka
beni dinleyen yok"
satırla dilimlenmiş satırlar...
güzelliğin anıtı mazide mi kalmış
yoksa umudun istikbâlinde mi?
işbu cevabı arayan,
eflatuncu güzel Alman
Almanlığından da utanan...
onun gözünde bir ulus ki
sakil, kaba, mekanik, nadan
ne kadar ayaz sıfat varsa, ondan.
trajik Alman'dan
kaygusuz Türk'e...
vurdumduymaz demeyeyim yok,
nemelazımcılıktan hüküm giymeyeyim.
veya gamsız, sorumsuz, tasasız da
demeyeyim.
nedyeyim, neyleyim?
hay canına yandığım
bilmiyorum ki Türk kim?
öyle ya,
bir zamanlar Anadolulu vardı.
Anatolian, Doğulu
filmini de yaptılar hani,
Anadolu'yu uzaktan andıran.
hâlbuki son Doğulu da öleli,
nereden baksan bir asrı geçti.
Türk Doğulu idi,
o kadarını biliyorum.
seyyar bir kavimdi,
anlamazdı tarımdan, sanattan
zanaattan ve dekorasyondan.
Anadolu'ya yerleşince
Allah için o dönem çalışkan,
iyi belledi ilahi ödevini
ağbilerinden ablalarından.
ve Tanrı kültürü yarattı.
Anadolu'nun eşsiz ekini
İyonun, Türkün, Arabın, Farsın
eliyle harman yerine taşındı.
bu harmanla beslenen nesiller,
işinde gücünde mütevazı
anayola râm olmuş bahtlı
gizli bir ömür sürdü, muammalı.
har vuruldu harman savruldu.
yiğidin harman olduğu yer kurudu.
girdaptan bize ancak
çeri çöpü, kîl ü kâlı kaldı.
heyhat!
bir harmanız bu çağ
anaerkil, ataerkil, paraerkil
terakki dediğin bu muydu aga!
doğudan bakıyorum da
kömür gözlerinde
azgelişmiş bir dağdağa...
[Fotoğraf