öpücük deryasında boğulsam ve
beni yârin dudaklarına gömseler
yazın son sivrisini öldürdüm
ve haşat ettim
güzün son haşeratını
yazın son kelimesini düşünürken
yumuşacık çıtırdattım
takvimin son yaprağını
harflerin arasına sakladım
bazı mevsimsel kalıntıları
bereket unuttum sonra
hem sakladığım arayı
hem gizlediğim yarayı
bir kuyuyu kazdım
bir merdiveni çıktım
heman unuttum sonra
vardığım saf rüyayı
bir sis bürüdü Boğaz'ı
biçimin sınırı dağıldı
ah sis!
yüzümden çizgileri
silecek kadar sarsıcı,
çizgilerimi yine göğe
çizecek kadar bağışlayıcı...
cerbezeli ve deryadil
işte göksel formun
kaba hatları...
***
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâat
Sâbit
[Fotoğraf