nasıl da çaldırmışsın kapıları
nasıl da güm güm güüm
her vuruş bir kanlı düello
sonuç, Puşkinvari bir ölüm
nasıl da vurdurmuşsun duvarlara
nasıl da tak tak taak
açılmamış, kırılmamış, devrilmemiş
patlamamış bir gonca kurusu
ya da yaz ortasında bir Ocak çocuğu
nere gitse yabancı, ne etse kuruntu.
üzerinde kurdeşen renkli bir parka
parkta yatıyor çaktırmadan,
yorgun şakaklarında
gençliğinden sızan soğuk kan
gençliğimi kim vurdu sorabilir miyim?
nasıl da dan dan daan
lütfen, gençliğimi kim vurdu sorabilir miyim?
ya da çocukluğumu kim ezdi,
ahmak ayaklarının altında çatır çutur
asfaltta cesedi güvercin rengi suskun.
Asaf Halet yazmasaydı o mısraı
söylemeseydi gizli saklı sırrımızı
gençliğime diyebilir miydim
böyle coşkun
ah, gitme n'olur dur!
nasıl da ağlatmışsın duvar diplerinde
nasıl da zârı zârı zâârı
boğuluyorum zannetmiş annem
kendi kanımda, gözümün yaşında
ah kalbim adlı gayya kuyusunda
gayboluyorum sanmış annem
yüzde bir merhametten kalbi ağrımış
kızma, yüzdelerle konuşan sensin
duvar diplerinde ağlayansa ben
geceleri kalbi ağrıyansa annem
heyhat! sen ki her taşın altındaki
burada boylu boyunca yatan
peki kimin perişan gençliği...
önemli mi?
nasılsa anında gelir ilgilisi
imamın kayığına yükleyip emaneti
şipşak şappadak hokus pokus
alır gider, sanki hiç olmamış gibi...
komik mi?
"sesli güldüm" dersin okuyunca belki
zaten ağlamak sessizdir, gülmek çoksesli
ah! işte geldi şiirin bercestesi!
duydunuz trak sesini
bırakınız orada peşini!
ben de bırakmak istemez miydim
tam tadında ve zamanında
bitirmez miydim bu temsili
en güzel kavşağında
alkış kıyamet koptuğunda...
yapamadıysam sonsuzluktan!
sonsuzluktan ya...
ne gam! "neden bilmem bu iptila?"
tok tok took
artık karnım tok
aç vuruşlara
ister aç ister açma
kapıdan giremezsem
Allah Kerim bacaya...
["Neden bilmem bu iptila" Merhume Neveser Kökdeş'in nihavend eseri.
Fotoğraf @Katanya, Sicilya, "Etna'ya bakan dişi Empedokles"]