
İçimdeyim gücümdeyim
göğün safirinde
Baltık'ın amberinde
balığın göbeğinde
kuyunun zembilinde
geminin güvertesinde
içimdeyim gücümde
fırtına fırtıınnn
sevmek için yırtınnn
ulan ben zaten doğuştan âşığım!
sökmez bağrı yanmışa bu klişe talkın;
aşkın feleğinden pusulasız geçmişi
aşktan sustalı maymuna çevrilmişi
behey şaşkın, sen nereden anlayasın?
fırışkalı denizde tırışkadan dümenle
belki liman ağzına hasbelkader ulaşırsın
açığa çıkınca amma kıçın açıkta kalırsın
sebilhane bardağı gibi limanda dizilenlere de
ancak hava bastığınla kalırsın.
fırtına fırtıınnn
ve gemi gidiyor kaçılın!
40 knot hava, neta pruva
zamanında, tavında, kıvamında,
tam fırlatılmaya hazır bir zıpkın
bavulunda bir mintan bir tuman
dimağı sade, sessiz, tantanasız
güvertede altın balığını bekliyor
bak, dosdoğru bir elife benziyor!
yönünü Süheyline bakarak mı
yoksa Süreyyasına uyarak mı buluyor?
bilinmiyor, nota veriyor da rota vermiyor:
elif cinsi, diğer harflere pek bitişmiyor.
pusulasını çoktan sallamış
geminin dümen suyuna,
ardına sadece ölmek için bakıyor:
Euridike'ye mi benziyor Orpheus'a mı
derken, battığı yerden şafak sökerken
deniz hüüp diye çekiveriyor koynuna
şırıngasında zeytunî bir nefes
saplayıveriyor koyun koyuna
kaynıyor koynu köpük köpük
taştıkça dürülüyor dalga sırtlarına
derya mı onu yutuyor o mu deryayı
bilinmiyor, ser veriyor da sır vermiyor
kalbi aşılanıyor, kanı çelikleniyor
ve cenazesi tüm maviliklerden kalkıyor.
hiç batmayan güneşin seherinde
sarılar giyinmiş melekler eşliğinde
kara gündüzlerle ak gecelerin
lacivert bengi suyunu kafaya dikmiş
ve sevgilinin kimyevî bakışından
şıp şıp damlayan altunî iksirle
şak diye dirilmiş hâlde bak,
güvertede şakk-ı kameri izliyor.
bakırdan altına mı çevrilmiş
elmasken kömürle mi bezenmiş
yoksa apak bir sungur mu kesilmiş,
ölümcül bir kalem darbesiyle
gümüşî bir elif çekip de hiçliğe
boydan boya, boylu boyunca
kanat açarak kara deliğin içine,
unutulmaz bir cevap veriyor.
bir ukde kalmış sade gönlünde
knot da diyebilirsin sen bu düğüme,
bir ucunu bülbüle bırakmış
diğerini gemici düğümlemiş güle.
içimdeyim gücümde
hiç kaçmayan seherde
Ay'ın suyuyla büyümüş
ulu servimin dibinde
lacilerimi çekmişim
hiç buruşmayan gece elbisemle
bir benim gökçe yüzünde...
tiz kellesi getirile!
vehm ü güman derler ismine
diğer tüm benlikler de
kırılsın vre ışık denizinde
tuzla buz, hazla ruz
ruzla buz, nazla tuzzz
kırılsın şırrraaak diye
cam çerçeve yerli yerince
içimdeyim gücümde...
[Fotoğraf @Baltık Denizi, Temmuz 2019]
* Hece Aylık Edebiyat Dergisi, Yıl: 24 Sayı: 278, Şubat 2020'de yayımlanmıştır.