30 Aralık 2023 Cumartesi

Qualia


ölüversen öyle zahmetsiz
bebek gibi, çocuk gibi
memeden yeni kesilmiş
adın okunan yüzünde
tamam bir gülümseme
boran fırtınan dinmiş 
ateşin korun geçmiş 
ve kalemin durulmuş
defterin dürülmüş
sakin, emin, şüphesiz
aldı-verdi göyneğin temiz
ölüversen öyle deniz

ölüversen öyle toprak
adam gibi, insan gibi
ömrünce epey yoruldun
yüzün ve ellerin hep çatlak
yer-yüzünün yaraları
gök-yüzüne nakşedilmiş
yerle gök, teninde birleşmiş
ve çatlaklarına nur yersinmiş,
göynüklerine nûru'l-envar
höyük, obruk, vadi, yalıyar
dağdağa, taş, kaya, volkan
iyileşmiş, güzelleşmiş
ölüversen öyle dinlenmiş

ölüversen öyle aşk
dibine kadar yaşamak gibi
yaşamanın tadına varmış
yaşamak nedir anlamış
yaşadım! diye haykırmış
ölüvermeye hak kazanmış
ve kayın ağacının dibinde
ufuktan bir yelkenlinin
usulca geçişine benzese
meşenin yaprağını döküşüne
sakin, vakur, bahtiyar
sevdiğim gibi ölüversen
yaşamı sevdiğim gibi öyle
coşkuyla sevsem ölümü de. 

[Fotoğraf @Bordeaux. Denis Monfleur, "Faust'un Sohbeti"]

11 Ocak 2023 Çarşamba

Sanki O!


hayaller sen gerçekler ben!

bir taht gördüm yıldızların koynunda
gecenin ulu lacivert dağlarında
benim sandım da o tahtı
koşup tırmandım tüm varlığımla
tam varacakken gece yarıldı dağ parçalandı
yuvarlandım arzın en derin çukuruna
meğer seninmiş 
hem taht hem tahtessera

galiba böyle başladı
aramızdaki ebedî muamma
hayallerim sen oldu
gerçekler benimle toprak altında

çukurda terimle yaşım karıştı
şu ılık mâyi kaldı dünyadan bana
vahşi bir acı duydum
insan olmaktan da
insan olamamaktan da.
önü sonu yokluktu oysa
yoksunluk ve yoksulluk
yokla ilgiliydi her şey burada
bu hıncahınç yoklukta
hayaller suya düştü tabiatıyla
ah, her şey o yüzden
sudan var oldu ya!

suda hokkayla divitim karıştı
şu ılık mavi kaldı dünyadan bana
vahşi bir acı duydum
yazmaktan da yazamamaktan da. 
akıp giden suya yazmaktı
önü sonu yokluktu ne olsa
ah, yazdıkça tüm yokluklar
varlığa mı geliyordu yoksa?
yokun hayali ancak var 
benin hayali ancak sen 
billur bir fuada yazılmış
saliha duyguların 
neşveli nazmına benzeyen

hayaller sen gerçekler ben
ve sanki o, tüm benler senler! 

[Fotoğraf@ Yeldeğirmeni, Aralık 2022]

14 Temmuz 2022 Perşembe

Övgü


olağanüstü tabiatında
sonsuzluk ve fena
isyan ve hüsran
saklı suç ve ceza
başı burnu havada
dimdik bir asa idim. 
tutup atıverince Musa
canlandım da sahtelerimi
yutuverdim. 

ve sana duygularımı
anlatmaya geldim. 
sen varsın ve iyi ki varsın!
varlığın öyle ki bir pınar ki
orada tüm susuzluklar
açlıklar ve yokluklar giderilir
tüm yaralar ve yanıklar iyileşir
var olmayanlar varlığa gelir
gamlar genleşir, hüzünler şenlenir.
başı burnu havada asalar
canlanıp sahtelerini yutuverir. 

sen varsın ve iyi ki varsın...
varlığın öyle bir ân ki
güneş doğuda sarışınlığını saldığında
batıda Ayasofya görklü kızıllarını giyinir
yeşiller ve maviler kendilerine gelir. 
bütün anlar sen denizinde birleşir
bütün anılar sen denizinde titreşir
tüm o benlikler, vehimler, gümanlar
sen denizinde yuğup temizlenir 
ve başı burnu havada asalar
canlanıp sahtelerini yutuverir. 

sen varsın ve iyi ki varsın!
yaşam da şiir de ben de şanın
fasa fiso gerisi, kalsın. 

[Fotoğraf: "Cennetin Dibi" @Silifke, Mayıs 2022]



14 Mart 2022 Pazartesi

Şans


başka şansım yok
tek şansım sensin

namım nişanım yok
tek şanım sensin

anam babam yok
tek başım sensin

yağım balım yok
tek tadım sensin

sevgim aşkım yok
tek duygum sensin

nazım niyazım yok
tek umudum sensin. 


[Fotoğraf @Kartepe, Mart 2022]

17 Aralık 2021 Cuma

Dostum



ah bu on yedi aralıklar
aralıktan ehl-i derdin 
aşkına baktıranlar 


merhaba dostum!
doğdum ve sana koştum
koştum ve sende yoruldum
durdum ve sana baktım:

pardon, ne dedin anlayamadım?
patron! anlamak için kırk yıl
sanki bin kırk yıl bekledim
sen ki kırk bin yıl bekledim
pardon patron, anlayamadım. 

kelimeler albayım!
kelimeler dönüyor dolaşıyor
köpürüyor kaynıyor çağlıyor
muamma bir pınardan doğuyor da
bu kelimeler önünde sonunda
kırık dökük bir duaya dökülüyor
-muş aydım. 

ey bağçedeki yalnız çiçeğini
sen ki değmelere göstermeyen
dostum, patronum, albayım
bari onu sakın soldurma
aynada kendini görmeden
onu sakın soldurma
olur mu canına yandığım. 

[Fotoğraf @Ayaspaşa, Aralık 2021]





3 Eylül 2021 Cuma

Sobe!


şu koca yalnızlık çökünce
müziğin içine saklanayım
Schubert'in otuz yaşına 
Mahler'in kırkına
İbrahim'in uduna
ve denizin ufkuna
Torosların bağrına
yalnız gezen bir yıldızın
yalnız yürüyen bir hacının
yoluna saklanayım
ne kadar da sancıyor sanrım
ah, seni düşündükçe tanrım
yanıveriyor tüm azalarım

şu koca yalnızlık çökünce
Ay'ı koynuma saklayayım
ordan alayım fuadıma 
oradan da sırrıma saklayayım 
peki sırrımı ben ne yapayım?
iyisi mi sırrıma saklanayım
sırrıma benimi saklayayım  
benden sana saklanayım

şu koca yalnızlık çökünce
dar kapıdan geçmek bir işkence
geçilemeyen kapılar ne işe yarar
lütfen genişletip öyle söyle!
bendeniz harabelerin ece
şimdiyim ve buradayım
eline göz, diline kulağım
ah, şu koca sessizlik çökünce
ben seninle ne yapayım? 

    senden sana saklanayım. 


***
(Fotoğraf @Akdeniz, "Eylüllenen", 2021)

5 Mayıs 2021 Çarşamba

Bahariye


"sevda bir düşümüş
kendime yordum ey"

al şiir, ak şuur, ay bahar!
yangından fışkıran pınar
bende kimse yoksa,
yoksa bende kim var? 

dünya yorgun, âlem dar
yere göğe sığışamayan
bana nedenleri niçinleri
kimleri artık bi' anlatsan

gece gıcırdayan kapıdan
ansızın içeriye dalsan
yıldız süsü, bülbül sesi
İlyas mavisi, Hızır yeşili
odayı mehtabınla donatsan

odada uykular derin zifirî
odada kör sağır duygular
kaostan bozma kozmoslar
yangından fışkıran pınar
al şiir, ak şuur, ay bahar!


[Fotoğraf @Bergama, Zeus Altarı'nda iki dost çam. 
Nisan, 2021]

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...