2 Mart 2010 Salı

"Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır" *


Mart oldu Mart. Nasıl da ansızın geçti Şubat. Şubatlar hep böyle ansızın geçiveriyor, sırf iki gün eksiği mi bu algıyı yaratan! Ne bileyim anasını satayım. Şubat heybesini haybeye doldurmadığımı umuyorum sevgili külâhım.

soğuktu Şubat,
ben de her şeyden soğudum Şubat'ta.
bırak aşk sıcak kalsın... dedi de neyse ki
aşkı, derûnumda sakladım
üşütmedim karda.

kar yağarken kafayı üşüttüm oysa.
o anın anısı doldu şimdi göz pınarıma.
bir zamanlar kar yağmıştı
şehrin geniş penceresi önünde
iki kişi yan yana seyre dalmıştı.
şimdi o ikiden eser yok.
tekleşti birden anı.
vahdet olsaydı keşke
bu tek başınalığın adı...

karda açan çiçek
baharda solar mı hiç!
böyle meczup olup haykırsam
şöyle çakal olup pavkırsam!
bahara buruk girmenin acısını
hangi kelimeyle bastırsam!

çıkayım şehre karışayım kalabaya
Remy Martin'le oturayım "cool" bir barda.
diyeyim ona:
kadehinde zehir olsa
ben içerim, bana getir!
belli mi olur
Remy Martin belki benim sevgilimdir.
Armagnac'a gelince...
kendisi harbiden 25 damla gözyaşı ise
Metaxa, ipekten mendilimdir.
Remy beni maazallah terkederse
resmi içeceğimdir.
neticede binip gideceğim gemi
Kaptan Morgan'ın emrindeyse de
benim bildiğim bütün kaptanlar
çipuro ehlindendir.

oysa ben
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
dememiş miydim!

Şubat öyle apar topar gitti ki
uzay ağladı, zaman dağıldı.
şimdi ayların en serti Mart
toplar mı ki
kışın soğuk ve dağınık yatağını?

her şey ağladı dün.
bugün her şey suskun.
yarına Allah kerim.

ebucehil karpuzu gibiyim.
belki de değilim,
zira ebucehil karpuzu tam olarak nedir
bilmemekteyim.

* dünyanın en güzel Turgut'unun
"acıyor" şiirinin alametifarikası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...