24 Kasım 2010 Çarşamba

Bak!


Kasım geçti. bayram geçti.
Zilhicce geçti.
geçti geçiyor. gitti gidiyor.
elimizde kalanlara bakalım.
beriden geriye kalanlara
çok uzun bakalım.
çok uzun bakmanın manasını
ufka bakarken anlayalım.
hafızayı Lethe temizliyorsa
ve hatıra hatırdan geliyorsa
noolur çok uzun bakmayı unutmayalım.

Kasım'a uzaktan çok uzun baktım.
Gebekum'un yedinci kayasından Rodos'a,
Penbe Hanım'ın yattığı üçüncü mezara,
yandan esmiş andızın yanından
karşıda iki seksen uzanmış
Urartu kesim dağa,
tavadaki sarpaya, sargoza, ıskaroza,
tavandaki âşık ruhlarına,
ebruli kafesteki gece lambasına,
durgun gurubtaki ikinci yalıçapkınına,
başım üzerinden geçen beşinci sakaya
ve bülbüle, isketeye, kekliğe, çulluğa,
dağın ardından hop beliren dolunay'a,
derken...
sevgilinin yüzündeki kara noktaya,
yârin gönlündeki akya odaya
çok uzun baktım.
başım döndü ya,
gördüklerimi mahşere sakladım.

[foti, Kasım'da Reşadiye'de
ikilinin baktığı yerde...]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...