1 Kasım 2010 Pazartesi

Kabir


"Ölüp de pişmanlık duymayacak hiçbir kimse yoktur" S.a.v.

Kasım 1.
Kasım kasıntısı
Ekim sıkıntısı yanında hiç kalıyor imiş bazan külâhım.
Kasım'a en çok bu sene ısındım, şimdiden...
Aylar netçede sadece zaman parçası.

[mizahen: yıkıl karşımdan zaman parçası! ;]

yoksa öyle ahım şahım bir olayları yok.
ayların diyorum.
birbirleri ardına gelip duruyorlar.
tekdüze ve yeknesaklar.
sırayı kat'a bozmuyorlar.
sırayla kafayı bozan elbetto insanoğlu.
isme, cisme, nama, eşyaya mana mayası katan
mayalandıran, manalandıran
sonra kafası kızdı mı
alttan kaydıran,
altını boşaltan,
altından girip üstünden çıkan
altından girip bakırdan çıkan
insanoğlu, kişioğlu, zatoğlu.
Ademoğlu kızgın fırın
Havvakızı mercimekse işin biberi, tuzu...

aşka gelip çattı Kasım.
aşkların aşkına dayandı kapım.
kamburdan sızladı sırtım.
Ekim'de fırtınam oldu, balığım.
yağmurda dağlandım.
rüzgârda dağıldım.
Allah'tan vardı accık aklım,
parçalarımı toplayana sığındım.
o, beni dinledi.
ağladım, merhamet etti.
inledim, ses verdi.
yanlış anladın, dedi.
merhametim, gözyaşından evveldir.
ve sesim, çığlığından cevvaldir.
deyince al al oldum ben, utandım.
lafın altında löpçük gibi kaldım.
hakikatin karşısında armut gibi baktım.
cevabı bilemedim.
bulmacayı çözemedim.
anahtarı yine nereye koydum
hayal dahi edemedim.
o an
kalem koştu, kelam yetişti
şiir yeşerdi gönlümde de
ben yine aşka gebe,
olduğum yerde
olduğum hâlde
kalakaldım mananın içinde.

bir florya öttü içimde
bir andız yükseldi böğrümde
ve avuçla çitlembik emdim
bu Ekim'de...

bilmediğim kendimdi yine bu sene,
bilirsem zaten o bendeydi, ilanihaye.

andız, mezarlık ağacıdır.
yetmez, mezar taşlarının üzerine de resmi yapılır.
bilinen adı selvi olup, divan edebiyatında
sevgilinin endamını çağrıştırır.
duygunun dimağında
dirayet ve sadakat uyandırır.
eski yunan ve roma ahalisi
hüzünlü ağaç der imiş andıza,
güzel olan hüzünlüdür derim bense çokça.
ölüm de hüzünlüdür ya,
asıl o babta...

sevgiliyle gezmek
güzel ve hüzünlüdür.
yerde güz, gökte güneş varsa hele,
ölümcüldür.
sevgiliyle gidilmesi en hoş yerlerse
parklar ve bahçelerdir biteviye.
türbelerle mezarlıklardır cuma günlerinde.
çünki sevgili canlıdır,
çünki, canlının yüzüne ancak
canla bakılır.
can da ancak
andızın altına saklanır.
bu işlerin çoğu gizli kapaklıdır.
giz de ancak
zeytinin dibine gömülünce,
sevgiliyle üstünde yatılır.

sevdiğim kabristanlar vardır.
sevdiğim kabristanlarda bizatihi görmediğim
görüp de hatırlamadığım
ama çok sevdiğim bazı zatlar yatmaktadır.
Nakkaştepe'de Sabire Hanım,
Feriköy'de Ayşe Hanım,
Özbekler Tekkesi'nde Zehra Hanım,
hanımlarımı andıkça
andızım nazlı sallanmaktadır.
gözümde bulut yoğuşmaktadır.
sağanak yağış altında
kalbimi sel almaktadır.
zamanları bekleyişse
inşallah mekanları cennet olmalıdır.

hülasa,
sevgili ve mezarlıklar
takık olduğum
iki muhabbet bağıdır.
değil mi kibir ancak
kabre kadardır.

[fotoğraf, Reşadiye Cami'nin hemen önündeki
rüzgârın özenle boynunu eğdiği
cağnım andızım, hasretle andığım.
andaki giz, andaki haz,
andaki hız, andız.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...