
beni öldürdüler cancağzım,
önceden haber verilmiş
bir cinayetin güncesi'nde.
kırmızı kar yağan
bir pazartesi gecesinde.
beni öldürdüler, ciğerimi deştiler.
arkadan hain bir mermiyle
yandan namert bir hançerle
boyundan yağlı bir iple
bizi öldürdüler.
vurdular. astılar. kestiler.
hayatımız hayli dramatikmiş öğrettiler.
ölümümüzün üstünü gasteyle örttüler.
çift ilmekle cesedimizi titrettiler.
çarığımıza bomba,
entarimize gülle yerleştirdiler.
kayayı Sisifos'un sırtına
palanı vicdanın boynuna yüklediler.
hicranı kalbin zarına işlediler.
afferim onlara ne iyi ettiler!
olmasaydı onların hunharlığı,
zorbalığı, gaddarlığı
rezilliği, tiranlığı
nereden bilecektik biz
şerefi, onuru, vakarı!
nereden bilecektik
doğru ve dürüst yaşamayı!
nereden bilecektik
mertliği, erdemi, hakkı!
hem bizar hem bidar olmayı
nasıl öğrenecektik...
nasıl belleyecektik biz
dava uğruna
ölümü göze almayı...
nasıl hissedecektik
davasız yaşama
ölümü yeğ tutmayı...
bizi öldürmeden ah
nasıl görecektik
harbiden yaşamayı...
nasıl bilecektik biz,
yaşamanın, hayatta olmak değil
yaşamanın, hayatla bir olmaklığını...
[Ocak ayı zayiat ayı.
Mayıs da gerçi, Haziran da var, zayiat her an vesselam.
Bütün öldürülmüşlerimize selam ediyorum.
Ali, Uğur, Hrant, Onat
Deniz, Mahir, Hüseyin, Erdal ve niceleri.]
2 yorum:
Duygu, merhaba...
Yazdıklarını okurken aklıma hep yazının sonundaki isimler geldi. O şekliyle okumustum zaten.
Bu yazdıgın guzeldi.
Saglıcakla...
eyvallah Koray.
Yorum Gönder