10 Şubat 2011 Perşembe

İğne


nedir benimle derdin?
diye, rüzgâr fırçaladı beni.
pırıl gök ile
havalı poyraz ayar verdi.
deniz, ayağını denk al,
diye öğütlerken
balık, hâlime içerledi.
ben bilmem, Hâlık bilir, dedi.
can Ay, müstehzi gülümsedi.
andızdan bir alay papara yedim,
çınarsa, bana mısın demedi.
adalar takaza,
Ülker inceden paylama.
bal bülbül çekti,
kalaydan makara.
gemi, palamarı kapıp kaçarken,
Akdeniz serzeniş kesildi.
vesselam,
tabiattan bir araba dayak
hamdolsun doya doya yenildi.

ve blog'dan, 30 Kasım 2009'dan
"yârimada"dan hâle derman
birtakım manalar akla geldi.
okuyunca tekrardan tekrardan
hâlim serapa utanç kesildi.
şimdiki aklımı, zamanın saflığı alt etti.
altını üstüne getirip, yerle yeksan etti.
Allah'tan ne eylerse güzel eyledi.
basiretteki basuru
zarafetteki çıbanı
letafetteki cürufu
ferasetteki kamburu
marifetteki fücuru
yoksa kim, nasıl iyileştirecekti ki?

kibrini kibritle yakan biri,
bu gece Ay'ın sesini dinledi,
kendini azapla bileyip
kalbini tövbeyle eğitti.
ölümü güzel dikmek için
hayatı iğne deliğinden geçirdi.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...