
tamam yapmıyorum!
geçti geçti
benlik senlik yapmıyorum
yemin yer, and içerdim amma
yemin içinde zehir yemekten,
and diye zıkkım içmekten korkuyorum.
o vakit düşünüyorum
sırrın yaman, esrarın toksindir
hakikat, ben ne kadar tedirgindir
oysa dosdoğru Sana esirdir
ah an içinde an ne kadar kesintilidir,
yoksa kula has yalnızlık mı gerektir?
aşkım uyuyor yarımada'da
dormi amore sinyor papa.
çok zormuş inan olsun,
ah ne zormuş
feda içinde feda,
fena derdinde fena
benim şeytan istilasında,
Senim Sana sığınmada.
esirge bizi ya Hakk
affet bizi ya Rabb.
tamam ağlamıyorum!
tamam geçti
biraz mahzun, biraz solgun
baş kesiyorum sesinin tonunda.
Musa Roma'da, Davud Floransa'da,
Dali, köyü Figueras'ta
ve dede dut ağaçları arasında yatmada iken
ve nihayet İsa hakkıyla göğe uçmada iken,
çocukluğumun yanağında çıkan uçuğa
ilaç, derman, tiryak ancak makbul dua.
kâh İsa'nın buhurlu soluğu
kâh Musa'nın sımsıkı tuttuğu
kâh Davud'un demirden vücudu
kâh Meryem'in arifane susuşu
kâh Aişe'nin inceden duruşu
kâh Ahmed'in üstün buyruğu
hayy de cümle lütfet buyursun
ve sızlayan kalbimi yuğsun, olur mu?
olur mu, olur!