10 Ekim 2012 Çarşamba

Eleni


tenzih, takdis ve hamdolsun.
onca okkalı lodosun ardından
pırıl poyrazla pusu dağıtana.
ışıl rüzgârı ciğere doldurana.
cam gibi semaya baktırana.
gök gibi zihni parlatana.
arş gibi kalbi kaplayana.

tazarru, tazim ve hamdolsun.
ruhu Eleni'yle buluşturana,
Theo'dan da bir parçayı
hafızaya kazıyana.
mandolini, akordeonu, obuayı
yaşama yaren kılana.
göklerin müziğini
yerin kulağına şifa yapana.

tek bir olsun!
ki karışalım zamanın tozuna,
eşyanın üstünü tül gibi örten dokusuna,
tortusunu ancak rüzgârın temizlediği ana.
o ana geldik mi bir duralım allasen
bir anlığına, bin anlağına, sonsuz aşkınlığına
duralım o anda bir lâhza!
zaman mekan olsun lütfet,
mekan da katılsın zamana.

dururken orada öylece,
yokluğun hürlüğünde,
varlığın emniyetinde,
dönelim ender bir neşeyle.
ne ülfet ne uzlet
ne gam ne keder
ne savaş ne heder
ne rüküş ne derbeder,
- böyle süper!
hayy de seyredelim
halis denizin vakur gemisinde.

[selam ona Resulullah duyuruyor:
"Ey İnsanlar! Kendinizi beğenmeyiniz, amellerinizin çokluğuna, günahlarınızın azlığına aldanmayınız. Bir kimsenin akıbetinin ne olduğunu görmeden de kimseye imrenmeyiniz."

bir beyit de Sâmi mahlaslı Vakanüvis Mustafa Bey'den:
"Ey hâce tutuldu nefesin kabre de girdin
Bu âleme sığmam der idin şimdi ne dersin"]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...