4 Ocak 2013 Cuma

Kıyamet



hayy de bismillah!
rakam değişiyor, sayı aynı
suret değişiyor, mana aynı
insan değişiyor, kafa aynı
peki bu kadar aynılıkta
fark nerede hacımın evlâdı?
sizin oraların kırık aynası
aynı mı gösteriyor, yoksa farkı mı?

kapıya kış vardı,
bahçede ocak yandı.
kağıtta sene başladı,
elde kalem kaşındı.
ateşten kalp fayrap
sudan ceset şifayab
rüzgâr dondu, bulut ağırlaştı.
çivit hava, havsalama mıh çakıldı.
ittirdim kaktırdım bana mısın açılmadı.
hıfzım ağladı, diyeceklerim yarım kaldı.

üşüştü heyyler ve huyylar başıma,
üleştirdiler kederi her bir duyuma,
paylaştırdılar gamı nice bir uzvuma.
heyhat, neşeyi kasten unutmuşlar
bir türlü ağırlayamadık asil misafiri, sorma!

sorma cağnım, allasen bana bir şey sorma.
içindeki diline doğmamışken daha, konuşma.
köleyi efendisinde, kulu mabudunda ara da
sorma; özgürü esir, hürü tutsak hâle koma.
her hâlde işi yazmak olana, beyhude bahis açma.

ne ki sen beni bilmezsin,
ben ölü kentleri severim.
ölmüşlerin sesini dinlerim
mevtaların ruhunu izlerim.
Heraklit'in taşında oturup
Celcus'un kapısından geçerim.
Epikür'ün adasına bakıp
Priene'de kendimi düşlerim.
Afrodit'in saçın örüp,
Apollon'un yayın gererim.

ne ki sen beni görmezsin,
ben bozulmamış, tutulmamış, oynanmamış
battığı üzre, yıkıldığı hâlde, tarumar vaziyette kalmış,
maziden gayrı sesi kalmamış toprakları gezerim.
katkısız, imarsız, onarımsız, payandasız taşları ellerim.
güya dirilerin işret meclisinden geçerim de
fena bulmuş fanilerin şehirlerini severim.
yokluktaki varlığı, varlıktaki yokluğa tercih ederim.

ne ki sen beni işitmezsin,
ben eksik adım, aksak atım
kıyametin kentlerinden seslenirim.
ölüleri diri, yaşarları ceset bilirim.
terso eylerim, doğru söylerim.
mahmuzlarım zamanı,
olmamışın olduğu vakte giderim.

ne ki sen beni düşünmezsin,
ben Ocak'ı yellerim, yaşımı yenilerim.
güneşte ayva yerim, Ay'da süt içerim.
dışkımı toprağa, içkimi suya gömerim.
dışımı mezara, içimi duaya dökerim.
kıyamın sadakasını secdede veririm.
hamdolsun, olmuşla olmamışın farkını da
ancak İsrafil'in obuasından dinlerim.

[“Çabuk ol, işi savsaklama, vaadini yerine getir! Sen yarın bu işi görürüm diyorsun ama şunu iyi bil ki, gün geçip git­tikçe o dikenler daha çok artıyor, kuvvetleniyor. Onu sökecek olan sen de ihtiyarlıyorsun, güçten kuvvetten düşüyorsun. Şunu bil ki, diken güçlenmede, boy atmada; diken sökecek kişi olan sen ise ihtiyarlamaktasın; gü­cün kuvvetin de devamlı eksilmede… Çabuk ol, vaktini boşa geçirme... Kendi helâkini hazırlama!" Selam ona Pîr Hazret'in inci öğüdünden var Resulullah'ın elmas sözüne külâhım:
“Sadaka sahibinin elinden çıkınca, sâilin eline varmadan önce beş şey söyler: Az idim beni çoğalttın, küçüktüm beni büyüttün, düşmandım beni kendine dost ettin, fani idim baki yaptın. Daha önce sen beni korur iken şimdi ben senin koruyucun oldum.” S.a.v.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...