
enine ve boyuna
taşına ve toprağına
façasına ve manasına
düzeltiyorum yazıyı ve rüyayı
uykuyu ve yatağı
üstümü ve başımı
düzeltiyorum şiiri ve aşkımı
rüzgârda savrulan urbamı
denizde buruşan aynamı.
ha babam de babam
düzeltiyorum ağzımdan çıkanı
benliğimden fışkıranı
fırtına gibi denizi sürüyorum
şimşek gibi göğü yakıyorum
düzeltiyorum
bozduğum tabiatı.
düzeltiyorum kibri ve hırsı
niye kibir neye hırs
sordukça doğru soruları
düzeltiyorum yanlış cevapları.
düzelttikçe bir boş oluyorum
bütün bu yanlışı ben mi yapmışım
doğru diye yanlışı mı sulamışım
düzelttikçe boşluktan tırsıyorum.
düzeltiyorum eskiyi ve yeniyi
eski düzelince yeni
yeni düzelince eski
elimde kırık testi
sulayacak doğruyu arıyorum.
düzeltiyorum neti ve darayı
boşaltıyorum havayı
temizliyorum karayı
doluyu boşa alıyorum
düzeltiyorum taşıdığım matarayı.
düzelttikçe bir hoş oluyorum
bütün bu bozuk plağı
pür aşk pür cemal öylece
saklamanın yolunu arıyorum
düzelttikçe koynumda,
hiç bozulmayanı.
[Fotoğraf @Paris, Institut du Monde Arabe.
Vesikalığımı horoz kılığında ve uzak bir diyarda,
yakalayıp çektim yani külâhım, onu diyorum.]