
olmuş bitmiş bir nokta
ne olup bittiği o noktada
sonsuz bir muamma.
zihnimden görüntüler ayaklandı
kalbimden sözüntüler de hakeza.
benliğime saklanmış döküntüler
çetin bir istifra anında
etrafı kana ve irine bulayınca
istiğfar tuzunu bastım
hudayinabit yaralarıma.
gözümden üzüntüler yol yol akarken
zamandan kesintiler kor kor yakarken
mekândan esintiler yel yel yortarken
af dağını bağladım yumuşak karnıma.
sordum ahvalimi gök ceketli kuşa
attı ceketini omzuna, kondu omzuma:
sen benim, ben senin
ne diye sürersin eşeğini yokuşa?
eşek yolcu, sen gezgin
ne diye takılırsın meşum tuzağa?
hayydi al ceketimi Sophia
aşkı giy de ince sırtına
bakanlar denizi görsün ardında.
nutkum tutuk, sıdkım kaçak
dilim ıslak, gözüm kısrak.
ah o ne çok arzulamak
aşk kubbesi altında
görünmez ve bilinmez
bir nokta olmak.
[Fotoğraf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder