24 Ocak 2014 Cuma

Yapmak


[kışa niyet, kara kısmet]

pırıl, ne de pırıl
pır pır pırıl
kalp pırıl, gök pırıl
Boğaz'a sere serpe
nasıl da yayılmış Akdeniz
gördün mü, yüzü gözü pırıl
böyle güneşli erbainde,
güneşi seven dahi çıldırır.

bereket, ışık zehirlenmesi
en sağlıklı hastalıktır.

sadede gelelim.
o gün rüzgâr batıdandı sevgilim
kalbin seheri, zihnin öğlesi
ruhun alabildiğine deniz seferi.
bugünse yaprak sessiz;
Ocak, güneşten uyuşmuş gibi.
lodos tamam, kafayı ütüledi.
jilet gibi nöronlar, alnı süsledi.
gayrı güneyli rüzgâr kafi,
yarın lütfen kuzeyden gelir mi?
zefirin do majör borusu öter de
kuşlara, dağlara, nehirlere
kışı, adam gibi dinletir mi?

doktor doktor Jivagom
buzdan şiir, ateşten dom!
haydi patetik maestrom,
aşkın kadim musikisini
opus bir kar senfonisini
manzarada o akkor iç çekişi
- ah! kelimeler lâl!
kristal kan, beyaz hayal!
işte o tertemiz sesi,
nârdan kara sakin geçişi
n'olur benim için tekrar çal!
tekrar tekrar tekrar çal.

aşkın giyeceği nâr,
içeceği kar imiş,
cebinde de günebakanlar.

velveleden zelzeleye
rokokodan realizme

oldu olanlar, öldü ölenler bak!
yol uzun, kısaları yak!
ne olmak, ne ölmek, ne mek mak
tek irade, tek imkân, tek sanat
tek yapılacak: sadece yapmak...

[bir de kış yapsa, tam olacak.]

[Fotoğraf @Paris. "Bin defa mazlum olsan da, bir defa zalim olma." Ali hazret (kv)
Pek isabet, net rabıta külâhım. Andre Malraux da insanları ikiye ayırmış. Hep cart diye ikiye ayrılır zaar da bu ayrım bu saça çok yakışmış: Bir yanda bir şey olmak isteyenler, diğer yanda bir şey yapmak isteyenler. Nasıl ayrım ama, uçurum gibi hey maşallah. Yarar!]

3 Ocak 2014 Cuma

Ölmek


sır, aynaya baktırır.
Aralık bulup sızar içerilere
aynanın derinliklerine...
karanlık madde
aydınlık cezbe
arkaik gülümseme
ritimdeki esrime.

bilmem nasıl diyeyim
bismillah buyur gidelim
Ocak'ı ateşlemeye...
son yaprakları da süpüren
ölü tabiatı sakinleştirmeye...
tozlar tozlara, küller küllere
bol rahmet erbainde ölenlere...

ölmek ya da ölmemek
nihayet meseleye gelmek!
her canlı ölümü tadacak elbet.
vaay ölümün tadı var demek.
acaba bal gibi tatlı mı
yoksa ağu gibi acı?
hâliyle vardır bir cevabı, evet.

ah'ın derin tarihi
oh'un gizli mazisi
öl deyince ölenlerin âlemi.
olmak mı ölmek mi
ölmeden önce bilmek mi
bir ihtimal daha var
o da sevmek mi?
ol, öl, sev
yap, işlet, düzelt
yık, kır, dök, yine yücelt.

yükseği, dipte hisset.
zilleti, izzete hapset.
alimallah harekete hicret!
işte öz, işte norm, işte hüccet:
hayat hareketse, ölüm bereket.

[Fotoğraf @Paris, Pere Lachaise]

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...