3 Ocak 2014 Cuma

Ölmek


sır, aynaya baktırır.
Aralık bulup sızar içerilere
aynanın derinliklerine...
karanlık madde
aydınlık cezbe
arkaik gülümseme
ritimdeki esrime.

bilmem nasıl diyeyim
bismillah buyur gidelim
Ocak'ı ateşlemeye...
son yaprakları da süpüren
ölü tabiatı sakinleştirmeye...
tozlar tozlara, küller küllere
bol rahmet erbainde ölenlere...

ölmek ya da ölmemek
nihayet meseleye gelmek!
her canlı ölümü tadacak elbet.
vaay ölümün tadı var demek.
acaba bal gibi tatlı mı
yoksa ağu gibi acı?
hâliyle vardır bir cevabı, evet.

ah'ın derin tarihi
oh'un gizli mazisi
öl deyince ölenlerin âlemi.
olmak mı ölmek mi
ölmeden önce bilmek mi
bir ihtimal daha var
o da sevmek mi?
ol, öl, sev
yap, işlet, düzelt
yık, kır, dök, yine yücelt.

yükseği, dipte hisset.
zilleti, izzete hapset.
alimallah harekete hicret!
işte öz, işte norm, işte hüccet:
hayat hareketse, ölüm bereket.

[Fotoğraf @Paris, Pere Lachaise]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Qualia

ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş  ateşin ...