Hindistan'ın kutsal şehri Benares
Pushkar var kutsal bir de
belki de her şehri kutsal.
zaten bakarsan
her şehir kutsal.
Mevlâna'nın şehri Konya kutsal
Goethe'nin şehri Weimar kutsal
en kutsalı var lakin,
sanma hepsi aynı kutsal.
[dakikada kaç kutsal!.. kutsalmetre iftiharla sunar]
Hindistan'a kutsallığından değil de ruhaniliğinden ötürü gitmek istiyorum. Aslına bakarsan 20'lerimde her sene Hindistan'a gitmişim külâhım. Bir ara sürekli birileriyle Hindistan'a gittim hakikaten. Sayacağım ya, sene 1998, ilk Olimpos'ta biriyle gittim, sonra dört-beş kişiyle daha ha babam Hindistan'a gittim.
dünyanın bir sürü yerine gittim geldim
fakat en çok Hindistan'a gitmişim, diyebilirim ;]
Şimdi önce gitmem gereken yerler var. İki tanesine gittim, üç tane daha var. Sonra Hindistan'a giderim inşallah. Akabinde ver elini Weimar.
Roma, Madrid, Cebelitarık, Casablanca...
Uçan halı dayanmaz bana gördüğün gibi külâhım, hah ha ha.
***
Dün Benares'den bahsetmemin sebebi, Erik Truffaz'dan bahsetmek istememdi. Fakat uçan halıya binince unuttum asıl meselemi külâhım. Kendisini seviyorum, hem müziğini, hem trompetini, hem jazz'a kattığı yenilikleri seviyorum. Trompeti hip-hop'la dahi birleştirebilen devrimci bir ruh. Gel bi' öpeyim allasen Erik ağbi. Come one kiss dude! Devrimci ruhlara selam olsun.
2008'de "Rendez-vous" projesiyle çok güzel randevular verdi bana Erik ağbi. Mexico'da buluştuk önce, açıkçası pek hazzetmedim. Fakat akabinde Benares'e götürdü ki aklımı yedim. En son Paris'te buluştuk. Şahane bir randevu hazırlamış ya bana hafız, hatta Bobby McFerrin'i de yanında getirmiş zandım ama, o güzel Sly Johnson imiş. Sanırsın ki yiğidolar resmi geçidi külâhım.
Dün ayrıca Reha Erdem'in "Hayat Var!" filmiyle buluştum Emek'te. Fatih Özgüven, Balthus'un resimlerine benzetmiş filmi. Ben pek benzetemedim, hangi akla hizmet derken şimdi bayramlık ağzımı açmaya da üşendim. Kendine özgü, Boğaz'ı çokzel görüntüleyen nefis bir İstanbul filmi bencileyn. Sisteme direnen varoşları da iyi anlatmış. Arabesk ruhumuza ilaç gibi gelen bir seyirlik olmuş. Hatıratımızın nadide nağmelerinden Mine Koşan'ın Dert Bende'si de temaya cuk oturmuş. Beş Vakit'te de Arvo Part'ı kullanmıştı Reha Erdem. Güzel adamlar bunlar, Reha Erdem olsun, Ümit Ünal olsun. İzleyelim, destek olalım külâhım. Her sikim hıyar diyene tuzla koşmayı biliyoruz, harbiden hıyar olanlara koşalım bari de tuzu zayi etmeyelim he mi, rehehe, vallahi sinirden gülüyorum ;]
Bu arada Paris'te Nature Boy'u çalmışsın ya Erik ağbi,
beni benden çalmışsın sanki Erik ağbi.
- duruşuna kurban -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder