
yağmurlu bir cuma'da
canımı yandıran, aklımı alan
cesedimi raptedip
ruhumu zapteden
kalbimi biçare yaprak gibi titreten
bir şey gördüm.
uzakta,
bulutun yığıldığı ufukta
ormanın uğuldadığı kuytuda
bir an ayna karşısında
gözün kara kuyusunda
ırmak fışkıran pınarında
annemin bana bakışında
yârin hazin dokunuşunda
kalbin gariban sarayında,
çok uzakta,
bir şey gördüm.
peşine düştüm.
koştum koştum koştum
düştüm, kalktım, durdum.
çamura bulandım, kayboldum.
yönümü şaşırdım, hapsoldum.
bin galon gözyaşı kefaletim
kırık kalbim emanetim
hürlüğe kaydoldum.
gene peşine râm oldum.
biraz koştum, sonra yürüdüm
yürüdüm yürüdüm yürüdüm
dağları, tepeleri
sokakları, şehirleri yürüdüm.
yürürken hababam düşündüm.
deli deli düşündüm.
veli veli de düşündüm.
nöronlarımı çatlattım.
sinirlerimi hoplattım.
yürüdüm, durmadım.
durunca sıkıldım.
peşinde
gece gündüz, adım adım
sanki ben dünyayı arşınladım.
yorulunca zeytin dibine çöküp
çok uzun ağladım.
adım adım ruhum dağladım.
ağaca yaslandım. ateşi avuçladım.
gözlerimi kapadım.
gördüğüm şey
göremediğimmiş.
utandım. bakamadım.
kördüğümle kaldım.
ve bu kederi ben
hiçbir kelimeyle.. anlatamadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder