5 Nisan 2012 Perşembe
Keş
sağlam deniz yaparken Boğaz'da,
bulutta yoğuşan hayaller
Allah'ım, ne de revaçta.
fırtına öterken çaylak makamında
vakit zamanla anlaşırken
kuytu durağında,
sır, topraktan dışarı uğradığında,
Ada'ya fener ve mercan vurduğunda,
ve elbette
bülbülün neğmeye başladığı anda
işte o anda, bu anıyı anla.
işte o anıda, bu anı yaşa.
anlar anı olduğunda anımsanır,
anlam bu ya...
anı poyrazı mana kayalığına vurduğunda
mazi ile istikbal birbirine karıştığında
geminin düdüğü orta suyu yardığında.
kafam sarvuk, elim ayağıma dolandığında
kalbim uyuşuk, içim dışıma çıktığında
ağlama ehliyetim dahi saklandığında.
Nasuh'a varıp, affına sığındığımda
semaya bakıp kendimi yok sandığımda
o ne güzel bir senlik diyarı ya Hû!
bu ne muhteşem bir hediye insana...
keşke helâksa da,
keşke insan, kıymetini anlasa.
keşke kendine, kendini satmasa.
Qualia
ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş ateşin ...

-
ölüversen öyle zahmetsiz bebek gibi, çocuk gibi memeden yeni kesilmiş adın okunan yüzünde tamam bir gülümseme boran fırtınan dinmiş ateşin ...
-
şu koca yalnızlık çökünce müziğin içine saklanayım Schubert'in otuz yaşına Mahler'in kırkına İbrahim'in uduna ve denizin ufkuna...
-
olağanüstü tabiatında sonsuzluk ve fena isyan ve hüsran saklı suç ve ceza başı burnu havada dimdik bir asa idim. tutup atıverince Musa canl...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder