do u wanna be hypnotised?
kaza kaza
kazara
taşa çarpan balta
bir kıvılcım bir sıçrayış
antikiteden kalma
bir yara...
o lâhza
kalıntıların üzerine kar yağdı
buluntuların üzerini gece kapladı.
hani sevgilimin sevdiği
sokak lambalarının ışığında
dönüp duran beyaz tipi,
Caravaggio'dan ya da Rubens'den
kar deyince ancak Brueghel'den
ölü doğanın diri resmi
hani denizin kar yeşili...
harfleri, mısraları ve paragrafları
rica ediyorum takip etmeyi bırak.
yazan sana lafım,
okuyan sen idrak.
biraz imge biraz simge
örneksiz, misalsiz, teşbihsiz
hiçbir şey anlayamaz
insan denen torlak.
izin ver fragmanlı yazayım,
programlı yazmayı
kuruyla karanın yanına bırakayım.
saymakla bitmez harfleri
tek bir noktada toplayayım.
ilk karşılaşmamız
son anda olmasın olur mu?
benim tüm noktam bu.
virgülüm, noktalı virgülüm, ünlemim
çengellerim, kesmelerim, çizgilerim
cesedime nakşettiğim alâmetlerim
mühürlerim, çentiklerim, izlerim...
sevmiyorum, söylemiş miydim?
senden başkayı...
bir de ustaları ve üstatları
bana seni hatırlatanları,
sana beni hazırlayanları, ayrı.
hani ben en çok Akdeniz'i severim.
ışığının dolaştığı taşlarda yatmayı
bal rengi, zeytin rengi, incir rengi
tapınak taşı, kilit taşı, bilinç taşı
hani ben Efes'te, Priene'de, Phaselis'te
varlık eteğinde gizli taşları aramayı...
kendi olan tek şey taşlarmış
bazı taşlar Allah korkusundan çatlar
bazısı dere tepe yuvarlanır koşar
bazısından buz pınarlar fışkırırmış
Allah aşkına doğru ya,
bir de seviyorum taşları.
Ay'ı ve kuşları...
kuş gibi öten sevgilimi
kuşları besleyen annemi
bana Ay'ı gösteren babamı.
sevilmedik
başka şey kaldı mı?
başka şey yokmuş çukurda
biraz karbon, biraz iskelet
biraz gözyaşı, biraz hasret
çoğu yokluk olan bir kesafet.
seni sevmek meğer
bir yokluğu sevebilmek...
o güzel yokluğu
lâ ilâhe illâ Hû...
hey caanım haslar
haslardan da haslar
buyurun sizin onurunuza
hipnozu geçmiş uykular
cemresi düşmüş Şubatlar
bir kazıdan çıkmış baharlar
ve ganimet hamdüsenalar
[Fotoğraf @Phaselis]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder