"insanoğlunun sayılıdır günleri,
yapıp ettikleri bir yel esintisi..."
Gılgamış
bir gece ansızın
kelimeleri ateşe verdim
ve küllerini burnuma çektim
ha ha ha! şaka şaka
nerede artık öyle pervasız kafa?
varsa yoksa ölümcül bir hüzün
acık da sevdadan bozma melankolya
yok yok, şaka maka
hani nerede hafıza ve hatıra?
hepsi seninmiş aşka dair ne varsa
varlık, mânâ, hakikat, yasa
ben dediğimse ancak
şakası olmayan bir şaka.
geceden kavurdum
gene de ben
kelimeleri yana yakıla.
gençliğimin müthiş tınıları
istif sırt çantamda.
çıktım bîzar ayaklarla
çıktım gönlümün İda'sına
açtım çantayı, çıkardım dosyayı
külleri, tozları ve taşları
savurdum Knossos'a
savurdum Yarımada'ya
savurdum İstanbul'a.
orada, o arada
gözlerim Enkidu'yu aradı,
hani Gılgamış'ın Enkidu
ya di' mi, ne alâka?
uçuştu ne varsa
ağız açtı buruk sada
bahar geldi ustaaaaaa!
meğer beni düşünüyormuş
zalım Humbaba o esnada.
o beni düşününce
ben de onu düşündüm:
öldürsem mi, yarına mı bıraksam?
ha ha ha! bu şaka da
Raskolnikov'dan hatıra.
şaka bir yana
şükür bu yana
baharcığım merhaba.
[Fotoğraf @Kayaköy]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder